Поможем написать учебную работу
Если у вас возникли сложности с курсовой, контрольной, дипломной, рефератом, отчетом по практике, научно-исследовательской и любой другой работой - мы готовы помочь.
Если у вас возникли сложности с курсовой, контрольной, дипломной, рефератом, отчетом по практике, научно-исследовательской и любой другой работой - мы готовы помочь.
HALK MIYIZ, TOPLUM MUYUZ?
Rauf R. Denktaş
Rum liderlerine göre “Kıbrısta, iki toplumdan oluşan TEK HALK vardır”. Bu görüşe sıkı sıkıya bağlıdırlar çünkü “kendi kaderini tayin hakkı HALKLARA verilmiş bir haktır. Kıbrısta TEK HALK bulunduğu için kendi kaderini tayin hakkı bu HALKa verilmiştir. Bu halkın içinde %17 veya % 18-20 bir Türk toplumunun bulunuşu bu TEK HALKIN kendi kaderini tayin hakkı talebinde bulunmasını engelleyemez. 1954de Yunanistan Kıbrıs meselesini Birleşmiş Milletler Genel Kuruluna “Kıbrıs HALKININ self-determinasyon talebi” olarak götürmüştü. O gün bu gündür devam eden görüşmelerde ben hiçbir Rum liderine “Kıbrısta iki eşit HALK vardır” dedirtemedim. Meşru Hükümet addedildikleri için de bu konuda fazla bir sıkıntı da duymadılar.
Varılacak bir anlaşmanın iki ayrı tarafın oluruna (referandumuna) sunulmasını Vasiliyu ile yaptığım görüşmelerin ilk günlerinde kabul ettirmiştim. Vasiliyu bunun “self determinasyon hakkı olan iki taraf” anlamına gittiğini sonradan fark edip bu anlaşmadan vazgeçmeye çalışmışsa da başaramamıştı. İki ayrı referandum, Kıbrısta, self-determinasyon hakkı olan iki eşit HALKIN varlığını kanıtlar. Gerçekte, 1956larda “iki toplumdan” bahsedildiği günlerde de İngiliz Hükümeti ve Parlamentosu “Kıbrısta self-determinasyon hakkı uygulanacaksa bu iki topluma ayrı ayrı uygulanmalıdır” kararına varmışlardı çünkü “kendi kaderini tayin (self determinasyon)” hakkı koloni idaresindeki topluluklara (halklara) bağımsızlığa kavuşmak için tanınmış bir haktır; bu hak başka bir halkı yeni bir koloni idaresine tabi kılmak için kullanılamaz. Dolayısı ile Kıbrısta “toplum” kelimesinin İngiliz idaresinden kalma bir deyim olduğunu ancak bunun “kendi kaderini tayin hakkı” da içerdiğini görürüz. Uzun yıllar toplum sözcüğü bu nedenle yadırganmadan kullanılmıştır ve “toplumlararası görüşmelerle” görüşmelerde eşitliğimizi de içeren bir anlam kazanmıştır. Ancak Rumların “toplum” ve “halk” kelimelerini nasıl kullandıklarını ve bundan kendilerine nasıl bir aslan payı çıkarmakta olduklarını gördükten sonra kendi lisanımıza dikkat etmemiz gerekir.
Özellikle milli tezimiz Konfederasyona dönüştükten, iki eşit devlet formülü tarihi bir gerçek olarak haritaya yerleştikten sonra kullandığımız kelimelere dikkat etmemiz gerekmektedir.
Koruyucumuz, Garantörümüz, milli davada et ve tırnak olduğumuz Anavatanımızın Cumhurbaşkanı Sn. Sezer taviz veremeyeceğimiz ilkeleri büyük bir açıklıkla dünyaya duyurmuştur: İKİ eşit egemen, kendi kaderini tayin hakkı olan HALKın ve onların devletlerinin varlığından; Kıbrıs üzerinde Türkiyenin Garantörlük haklarından (özellikle Türk-Yunan dengesinden) taviz verilemez! TBMMde ve KKTC Meclisinde de kabul edilmiş olan bu ilkeleri “toplumsal eşitlik” mertebesine indirmek hakkı kimsede yoktur. “Toplum” ile “Halk” deyimlerinin Kıbrıs meselesinde Rumlar tarafından nasıl ve ne maksatla kullanıldığını artık bizi temsil edenler iyice görmeli ve anlamalıdırlar. Görmeli ve anlamalıdırlar ki gençlere konuşurken onları “toplumsal,%20lik” bir azınlık mertebesini yansıtan formüllere sıcak bakmağa alıştırmış olmasınlar. En başta ikinci Soyer Hükümeti Hükümet programında bu konudaki yanlışını en erken bir zamanda düzeltmeli ve dünyaya İKİ HALKIN İKİ DEVLETİnden oluşan bir bütünleşmenin gereğini anlatmaya başlamalıdır.