Поможем написать учебную работу
Если у вас возникли сложности с курсовой, контрольной, дипломной, рефератом, отчетом по практике, научно-исследовательской и любой другой работой - мы готовы помочь.
Если у вас возникли сложности с курсовой, контрольной, дипломной, рефератом, отчетом по практике, научно-исследовательской и любой другой работой - мы готовы помочь.
SUÇLU ARAMAYALIM!
Rauf R. DENKTAŞ
Annan Planı savunucusu Sn. Mehmet Ali Birandın (Papadopulos çok şanslı) yazısında yazdığına göre “Denktaş ve arkadaşları Annan Planında direndiler. Müzakereleri sürüklemeye soktular. Papadopulosun HAYIR demesine dahi fırsat vermeden, ara görüşmelerde sürekli HAYIRcı oldular. Nöbeti Talata bıraktıklarında artık kurtarılacak bir durum kalmamıştı. Yani, ta ilkten Türkiyeyi adadan çıkaran, Türk-Yunan dengesini bozan, KKTCni ortadan kaldıran, halkın yarısını göçmen yapan bir plana EVET demeliymişim? O zaman ne olacaktı? Rum AB üyesi olmayacakmış! Bunlar hayal görmektedirler, görüşmeler başlar başlamaz Verheugenin “anlaşsanız da anlaşmasanız da Kıbrıs AB üyesi olacaktır” dediğini ve Yunanistanın bu konuda ABne yaptığı şantajı unutuyorlar!
Sn. Birand, Annan Planına Türk tarafı EVET dediği takdirde Kıbrıs meselesinin halledileceğine, Türkiyenin AB yolunda büyük bir engelin kalkacağına inandırılmış olanlardandır. Beklentisi Rumun da EVET diyeceğiydi herhalde, çünkü kimse Türkiyeye veya bize “SİZ EVET, RUM HAYIR derse siz AB üyesi olacaksınız, Rum olmayacak” dememişti.
Kimse Türkiyeye veya bize “SİZ EVET RUM HAYIR derse üzerinizden ambargolar kalkacak” da dememişti. Verilen sözler Rumun da EVET diyeceğine dayalıydı. Rum, ilgilileri, ilgililer de Türkiyeyi, AKEL ise Sn. Talatı Rumların da EVET diyeceğine inandırmıştı. Papadopulos, Türkiyenin EVET vagonuna binmesi ile halkın önüne geçerek ve ağlayıp yalvararak HAYIR demelerini istemek zorunda kaldı, yoksa sonuç yine çoğunlukla HAYIR olacaktı. Sn. Birandın “Rumun HAYIR oyu kullanmasında Papadopulos sorumluluk almadı” görüşü martavaldır.
Sn. Birandın bilmediği veya bilmek istemediği bir gerçek vardır. “Kıbrıs”ın üyeliği şu veya bu dönemde Denktaşın veya Türk hariciyesinin yaptığı veya yapmadığı ile ilgili değildir. Eli kanlı, terörist Rum idaresini AB üyesi yapmak isteyenlerin ana siyaseti, garantör İngilterenin de katkısı ile, Türkiyeyi adadan çıkarmak ve Kıbrısı İslâm alemine karşı (Türkiye dahil) bir gözetleme kulesi haline getirmekti. Kıbrıs Türklerinin iki eşit, egemen halktan biri olduğunu inkâr, KKTCnin varlığını red bu siyasetin bir parçasıdır. Kıbrıs meselesini Türkiyenin önüne engel olarak koymak da maksatlıdır. Neticede Kıbrıs Rum idaresinin gasbetmiş olduğu “meşru hükümet” ünvanı devam ettiği sürece Kıbrıs meselesinin halli Türk tarafının bu şerefsizliğe boyun eğmesine bağlıdır. KKTCni yok farzederek anlaşma yapmanın anlamı da budur. Annan Planı KKTCni ve Kıbrısta ve kısa bir zaman içinde Türkiyenin garantisini sıfırlayan bir plandı. Buna Kıbrısın Türkiye açısından stratejik milli bir dava olduğuna inananların eşitliği, egemenliği savunanların EVET demeleri mümkün değildi.
Ben milli görüşü, milli davayı savundum. AB, tüm hak ve hukuk kurallarını çiğneyerek, kendi normlarını kirleterek eli kanlı, terörist bir idareyi “Kıbrıs” diye üye yapacak düşüncesiyle self-determinasyon hakkı olan ve egemen olduğuna inandığım halkıma “süslü-püslü” azınlık statüsü öngören ve Türkiyeyi adadan çıkaran bir plana EVET diyemezdim. Yapılması gereken şey Papadopulosun salvolarından, ABnin raporlarından korkmadan haklı davamızı savunmaktır. Cumhurbaşkanı Sn. Sezerin açıkladığı milli formüle dört elle sarılmaktır.
Aldatıldıklarını söyleyenler, aldatılmamış olanları suçlu masasına oturtamaz. Rumu ve Yunanı bilmeyenler suçlu arayacaklarına aynaya baksınlar kafidir.